Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bugün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2024 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile ilgili sunum yaptı. Yılmaz, “Para ve maliye politikaları arasındaki eşgüdümü sağlayan, şeffaf ve güvenilir politika adımlarımızın olumlu etkileri ile 2024 yılının ikinci yarısından itibaren kalıcı bir dezenflasyon sürecine girmeyi bekliyoruz. Bu dönemi, geçiş süreci olarak tanımlayarak dezenflasyon sürecinin başlaması için gerekli adımları atmayı sürdürmekteyiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bugün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2024 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile ilgili komisyon üyelerine sunum yaptı. Yılmaz’ın sunumu özetle şöyle:
“Orta ve uzun vadeli hedeflerimizle uyumlu şekilde hazırlanan 2024 Yılı Bütçe Kanunu Teklifimiz, meclisimizin onayının ardından, Türkiye Yüzyılının ilk bütçesi olacaktır. 2024 Yılı Bütçesi, Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında daha da güçlü Türkiye’yi inşa ve ihya bütçesidir. Bu vesileyle 29 Ekim’de idrak edeceğimiz Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını şimdiden tebrik ediyor, bütçemizin Cumhuriyetimizi daha ileriye taşıma yolunda katkıda bulunmasını diliyorum. Bütçe teklifimiz içerdiği 67 ayrı program alanı ile ‘dirençli şehirler, dirençli ekonomi ve dirençli toplum’ önceliklerini esas almaktadır.
“BU BÜTÇEYLE DEPREMLE YIKILAN ŞEHİRLERİMİZİ DAHA İYİ ŞEKİLDE YENİDEN AYAĞA KALDIRACAK, GELECEĞE DÖNÜK AFET RİSKLERİNİ AZALTACAĞIZ”
İşçisi, memuru, emeklisi, esnafı, çiftçisi, çocuğu, genci ve yaşlısıyla toplumun tüm kesimlerini ve ülkemizin tüm yörelerini gözeterek hazırladığımız 2024 Yılı Bütçesini Gazi Meclisimizin takdirine sunuyoruz. Bu bütçeyle depremle yıkılan şehirlerimizi daha iyi şekilde yeniden ayağa kaldıracak, geleceğe dönük afet risklerini azaltacağız. Mali disiplini esas alan, maliye ve para politikaları koordinasyonunu güçlendiren, yapısal reformları öne çıkaran bir anlayış ile ekonomimizde istikrarı kalıcı hale getireceğiz.
2024 Yılı Bütçesi, yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı destekleyen, insan odaklı ve sosyal refahı artırıcı bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Ortak akılla belirlediğimiz gerçekçi politikalarımızla, tüm dünya ile birlikte ülkemizi de olumsuz etkileyen hayat pahalılığının üstesinden geleceğiz. Bütçemiz aynı zamanda enerji ve gıda arz güvenliği, iklim değişikliği ve dijital dönüşüm gibi alanlarda ülkemizin elini daha da güçlendirecek yapıdadır. Aynı zamanda aile kurumumuzu, değerlerimizi, milli bünyemizin tüm zenginliklerini kapsayan ve koruyan bir bütçedir. 2024 Yılı bütçesiyle terörle mücadeleye kararlılıkla devam edecek tüm şehirlerimizde huzuru ve refahı sürdürülebilir kılacağız.
Bilindiği üzere, son yıllarda bütçelerimizi olumsuz küresel ve bölgesel koşulların etkisi altında hazırlamaktayız. 2024 yılı bütçesini de dünya ekonomisinde süregelen zayıf görünümü, artan risk ve belirsizlikleri dikkate alarak hazırlamış bulunuyoruz. Küresel ekonomide 2021 yılında yaşanan güçlü toparlanma sonrasında 2022’de daha ılımlı bir büyüme kaydedilmiştir. Toplam talebin güçlenmesi ile eş zamanlı olarak yaşanan arz sorunları, neticesinde, başta gıda ve enerji olmak üzere, emtia fiyatlarında tarihi yüksek seviyeler görülmüş, bu dönemde başlayan Rusya-Ukrayna savaşı gıda ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmayı artırmıştır. 2022 yılı boyunca küresel fiyat düzeyi, alınan önlemlerle düşüş sürecine girmiş olsa da halen tarihsel ortalamaların üzerinde seyretmektedir. Küresel düzeyde artan politik ve ticari gerilimler, ekonomik ve siyasi alanda çok sayıda değişime sebep olmaktadır. Ticarette karşılıklı kısıtlama ve yaptırımlar, belirsizliklere yol açmakta ve küresel ekonomik aktivite üzerinde baskı oluşturmaktadır. Bölgesel düzeyde rekabet belirginleşmekte, müttefik ülkeler ayrımı yaygınlaşmakta ve yeni iş birliği ve ticaret ilişkileri ortaya çıkmaktadır.
“KÜRESEL BÜYÜMEDE İVME KAYBI İHTİMALİ GİDEREK KUVVETLENMEKTEDİR”
Küresel düzeyde dirençli hale gelen enflasyonla mücadelede 2022 yılının başından itibaren yaygın bir biçimde parasal sıkılaşma eğilimi gözlenmektedir. Başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere gelişmiş ekonomilerde politika faiz oranları uzun süredir görülmeyen sıklıkta yükseltilmiştir. Sıkılaşan finansal koşullar rezerv para birimlerinin güçlenmesine ve gelişmekte olan ülke para birimlerinde dalgalanmalara yol açmaktadır. Bu gelişmeler ve zayıflaması beklenen talep görünümü nedeniyle, küresel büyümede ivme kaybı ihtimali giderek kuvvetlenmektedir. Yaşanan bölgesel savaşlar nedeniyle finansal piyasalarda güvenli limanlara yönelme eğilimi ortaya çıkmakta, para ve emtia piyasalarında dalgalanmalar görülmektedir. Enflasyonla mücadele edilirken durgunluğa girilmemesi için ülke merkez bankalarının ölçülü adımlar atması gündeme gelmektedir. Süregelen riskler ve belirsizlikler küresel büyümeye ilişkin ihtiyatlı tahminleri beraberinde getirmektedir. Nitekim Uluslararası Para Fonu (IMF)’nun ‘2023 Yılı Ekim Ayı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda, dünya ekonomisinin 2022 yılında yüzde 3,5 büyüme kaydetmesinin ardından, 2023 yılında yüzde 3,0 ve 2024 yılında yüzde 2,9 ile daha ılımlı büyümesi öngörülmektedir.
2022 yılında yüzde 2,6 büyüyen gelişmiş ülkelerin belirgin ivme kaybederek 2023 yılında yüzde 1,5, 2024 yılında ise yüzde 1,4 oranında büyümesi beklenmektedir. Bölgelere ve ülkelere özgü ayrışmalar nedeniyle büyüme performanslarında ekonomiler arasında ciddi farklar oluşması beklenmektedir. 2023 yılında ABD’nin yüzde 2,1, Avro Bölgesi’nin yüzde 0,7 büyümesi öngörülmekte iken 2024 yılında bu ekonomilerin sırasıyla yüzde 1,5 ve yüzde 1,2 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir. Başlıca ticaret ortaklarımızdan biri olan Almanya’nın büyüme tahminleri 2023’te yüzde eksi 0,5, 2024 yılında yüzde 0,9’dur. Fransa’nın 2023 yılı büyüme tahmini yüzde 1,0, 2024 yılı büyüme tahmini ise 1,3’tür. İngiltere’nin ekonomik büyümesi 2023 yılında yüzde 0,5 ve 2024 yılında yüzde 0,6 olarak tahmin edilmektedir.
2022 yılında yüzde 4,1 büyüyen yükselen piyasa ve gelişmekte olan ekonomilerin ise 2023 ve 2024 yıllarında yüzde 4,0 oranında büyümeleri beklenmektedir. Bu kapsamda, Çin’in büyüme tahminleri aşağı yönlü revize edilerek 2023’te yüzde 5,0, 2024’te ise yüzde 4,2 olmuştur. Benzer şekilde, 2023 Yılı Eylül Ayı OECD Ekonomik Görünüm Raporu’na göre, küresel büyümenin 2023 yılında yüzde 3,0, 2024 yılında ise yüzde 2,7 olması beklenmektedir. 2023 yılında ekonomik büyümenin ABD’de yüzde 2,2, Avro Bölgesi’nde yüzde 0,6 ve Çin’de yüzde 5,1 olarak tahmin edilmektedir. Görüldüğü üzere, uluslararası tahminler genel olarak küresel büyümenin aşağı yönlü eğilim izleyeceğine ve dünya ekonomisinde ılımlı bir yavaşlama yaşanacağına işaret etmektedir. Ancak, söz konusu tahminlerde Ortadoğu’da ortaya çıkan son krizin olası hasarları henüz dikkate alınmamıştır.
Sıkılaşan koşullar ve jeopolitik gerilimlerle birlikte IMF’ye göre küresel mal ve hizmet ticaretinde bu yıl ancak yüzde 0,9 oranında büyüme gerçekleşmesi beklenmektedir. 2024 yılında ise ticaret hacmindeki artışın tekrar toparlanarak yüzde 3,5’e çıkacağı tahmin edilmektedir. Küresel enflasyon son yıllarda 2000’li yılların ortalama seviyesinin yaklaşık iki katına çıkmıştır. 2023 yılında yıllık manşet enflasyon oranlarında baz etkisi ve emtia fiyatlarındaki ılımlı görünümle düşüş eğilimi görülmektedir. Çekirdek enflasyon oranlarında ise azalış hizmet fiyatlarındaki katılık sebebiyle daha yavaş gerçekleşmektedir. Emtia fiyatlarının jeopolitik gerilimler ile iklim koşullarının etkisiyle daha değişken bir hal alması, enflasyonla mücadelede yerinde ve yeterince sıkı politika duruşunun sergilenememesi ve talep koşullarının destekleyici olmaya devam etmesi küresel enflasyondaki yukarı yönlü riskleri canlı tutmaktadır.
“2023 YILI GENELİNDE TÜRKİYE EKONOMİSİNİN YÜZDE 4,4 BÜYÜYECEĞİ TAHMİN EDİLMEKTEDİR”
2023 yılının ilk yarısı itibarıyla kuvvetli iç talep ve hizmetler sektörü öncülüğünde yüzde 3,9 büyüme ile son 12 çeyrektir kesintisiz büyüme sürecimiz devam etmiştir. Yılın ikinci yarısında turizm ve iç talepteki seyrin ekonomik faaliyetlerdeki olumlu görünümü koruyarak büyümeyi desteklemesi beklenmektedir. Küresel düzeyde ekonomik durgunluk belirtilerine rağmen 2023 yılı genelinde Türkiye ekonomisinin yüzde 4,4 büyüyeceği tahmin edilmektedir.
Türkiye ekonomisi 2022 yılı itibarıyla yaklaşık 906 milyar dolar GSYH büyüklüğü ile dünyada 19’uncu sırada yer almakta olup IMF Raporunda yer alan tahminlere göre bu yılsonu itibarıyla 17’nci sıraya kadar yükseleceği öngörülmektedir. Satın Alma Gücü Paritesi cinsinden GSYH büyüklüğüne göre ise ülkemizin dünyanın en büyük 11’inci ekonomisi konumunu koruması beklenmektedir.
Kaydedilen güçlü büyüme performansıyla 2018 yılında 28 bin 299 dolar olan Satın Alma Gücü Paritesi cinsinden kişi başına gelirin 2023 yılında artışını sürdürerek 41 bin 354 dolar seviyesine kadar yükselmesi ve 2022 yılında yüzde 69 olan AB ortalamasına yakınsama oranının yüzde 72,2’ye ulaşması öngörülmektedir.
2024 yılında ise, ekonominin üretim ve talep yönüyle dengeli bir görünüm sergileyerek, büyümenin sürdürülebilir bileşenleri olan net ihracat ve sabit sermaye yatırımlarının ağırlığının arttığı bir yapıyla yüzde 4,0 büyüme oranına ulaşılması hedeflenmektedir.
“İŞSİZLİK ORANININ YÜZDE 10,1’E GERİLEMESİ, 2024 YILINDA İSE YÜZDE 10,3 SEVİYESİNDE GERÇEKLEŞMESİ BEKLENMEKTEDİR”
Güçlü ekonomik aktivitenin istihdam oluşturma kapasitesi üzerinde olumlu etkileriyle, istihdamımız 2023 yılının ikinci çeyreğinde tarihi yüksek seviyelerine ulaşmıştır. Yılın ilk yarısında net 220 bin istihdam artışı sağlanmış olup 2023 yılı genelinde ekonomideki canlılığın sürmesiyle yılsonu itibarıyla istihdamdaki yıllık artışın 900 bini aşarak işsizlik oranının yüzde 10,1’e gerilemesi, 2024 yılında ise yüzde 10,3 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Önümüzdeki üç yıllık süreçte istihdamın yıllık ortalama 909 bin kişi artacağı ve işgücüne katılım oranlarında öngörülen artışa rağmen işsizlik oranının 2025 yılı itibarıyla tek haneli seviyelere kalıcı olarak düşeceğini tahmin etmekteyiz.
“2024 YILININ İKİNCİ YARISINDAN İTİBAREN KALICI BİR DEZENFLASYON SÜRECİNE GİRMEYİ BEKLİYORUZ”
İç talepteki canlılık hizmet sektörü enflasyonundaki katılığı artırmış, bu durum çekirdek enflasyonda ve beklentilerde düşüşü sınırlamıştır. Enflasyonun dünya genelinde bir sorun haline geldiği son yıllarda, makroekonomik ve finansal istikrarı kalıcı bir şekilde güçlendirmek amacıyla çeşitli tedbirler hayata geçirilmiştir. Son dönemde para politikasında güncelleme ve makro ihtiyati tedbirlerde sadeleştirme ile parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmek, makro finansal istikrarı sağlamlaştırmak amaçlanmıştır. Para ve maliye politikaları arasındaki eşgüdümü sağlayan, şeffaf ve güvenilir politika adımlarımızın olumlu etkileri ile 2024 yılının ikinci yarısından itibaren kalıcı bir dezenflasyon sürecine girmeyi bekliyoruz. Bu dönemi, geçiş süreci olarak tanımlayarak dezenflasyon sürecinin başlaması için gerekli adımları atmayı sürdürmekteyiz. Bu doğrultuda, enflasyon kalıcı ve düşük tek haneli seviyelere gerileyene kadar tüm politika araçları kararlılıkla kullanılmaya devam edilecektir.
“2023 YILI EYLÜL AYI İTİBARIYLA YILLIKLANDIRILMIŞ İHRACATIMIZ 253,5 MİLYAR DOLAR SEVİYELERİNDE BULUNMAKTADIR”
2023 yılında, küresel ölçekte devam etmekte olan sıkılaştırıcı para politikası uygulamalarının ekonomik aktivite üzerindeki etkilerinin özellikle ana ihracat pazarımız olan Avrupa ekonomilerinde daha da şiddetli bir şekilde hissedildiğini görmekteyiz. Avrupa ekonomileri için büyüme beklentilerinin, salgın dönemi hariç tutulduğunda son yılların en düşük seviyesine düştüğü görülmektedir. Buna rağmen 2023 yılı Eylül ayı itibarıyla yıllıklandırılmış ihracatımız 253,5 milyar dolar seviyelerinde bulunmaktadır.
2024 yılında ihracat hedefimiz olan 267 milyar dolara ulaşmak için gerekli tüm politika adımları hayata geçirilecektir. Küresel düzeyde yeni eğilimleri dikkate alarak rekabetçiliği güçlendirmek ve tedarik zincirlerinde yaşanan değişimlerle ortaya çıkacak fırsatlardan azami ölçüde yararlanmak üzere tüm gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz.
Ülkemiz turizm geliri ve ziyaretçi sayısı açısından salgın öncesinden daha güçlü bir performans sergilemekte, bu gelişmeler hizmetler dengesi üzerinden cari işlemler dengesine olumlu yansımalarını sürdürmektedir. Turizm sektörünün güçlü performansıyla 2023 yılı sonunda turizm gelirlerimizin 55,6 milyar dolar ile rekor bir seviyeye ulaşmasını bekliyoruz.
Bu gelişmeler neticesinde 2023 yılı sonu itibarıyla cari işlemler açığını GSYH oranının yüzde 4 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir.
“2022 YILINDA; BÜTÇE GİDERLERİ 2 TRİLYON 942,7 MİLYAR LİRA, BÜTÇE GELİRLERİ 2 TRİLYON 800,1 MİLYAR LİRA, BÜTÇE AÇIĞI 142,7 MİLYAR LİRA, FAİZ DIŞI FAZLA 168,2 MİLYAR LİRA OLARAK GERÇEKLEŞMİŞTİR”
2022 yılında; bütçe giderleri 2 trilyon 942,7 milyar lira, bütçe gelirleri 2 trilyon 800,1 milyar lira, bütçe açığı 142,7 milyar lira, faiz dışı fazla 168,2 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. Bütçe disiplini açısından 2022 yılı performansımız Avrupa Birliği üyesi ülkelerle karşılaştırıldığında, ülkemiz pozitif yönde ayrışmaktadır. Bütçe açığının GSYH’ya oranı AB üyesi ülkelerde ortalama yüzde 3,4 iken bu oran ülkemizde yüzde 1 olmuştur. Bütçe disiplininden ödün vermeden yapılan harcamaların kompozisyonuna bakıldığında, harcamaların; yüzde 39,9’unun cari transferler ve sermaye transferlerinden, yüzde 24,2’sinin personel giderleri ve sosyal güvenlik Devlet primi giderlerinden, yüzde 10,6’sının faiz giderlerinden, yüzde 9,4’ünün sermaye giderlerinden, yüzde 8,8’inin mal ve hizmet alım giderlerinden, yüzde 7,1’inin borç verme giderlerinden oluştuğu görülmektedir.
“2023 YILINDA; MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GİDERLERİNİN 6 TRİLYON 562,6 MİLYAR LİRA, MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GELİRLERİNİN 4 TRİLYON 929,7 MİLYAR LİRA, BÜTÇE AÇIĞININ 1 TRİLYON 633 MİLYAR LİRA OLARAK GERÇEKLEŞECEĞİNİ TAHMİN ETMEKTEYİZ”
2023 yılı merkezi yönetim bütçe gerçekleşmelerine ilişkin yılsonu beklentilerimiz ise şu şekildedir. 2023 yılında; merkezi yönetim bütçe giderlerinin 6 trilyon 562,6 milyar lira, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 4 trilyon 929,7 milyar lira, bütçe açığının 1 trilyon 633 milyar lira, faiz dışı açığın 986,8 milyar lira, olarak gerçekleşeceğini tahmin etmekteyiz. 2023 yılsonu bütçe açığının milli gelire oranının ise yüzde 6,4 olacağını öngörüyoruz.
2023 yılı için öngörülen 762 milyar lira deprem harcaması hariç bütçe açığının milli gelire oranı başlangıç öngörüsüne uygun olarak yüzde 3,4 seviyesinde beklenmektedir. Gelir tahsilatımızdaki olumlu performansa göre bu oranın daha aşağı düzeylerde gerçekleşmesi olası görülmektedir.
Bütçe giderlerinin detaylarına bakıldığında, Personel giderlerinin 1 trilyon 326,5 milyar lira, Sosyal Güvenlik Kurumlarına devlet primi giderlerinin 183,2 milyar lira, mal ve hizmet alım giderlerinin 471 milyar lira, cari transferlerin 2 trilyon 501,6 milyar lira, sermaye giderlerinin 538,8 milyar lira, sermaye transferlerinin 685,1 milyar lira, borç verme giderlerinin 210,4 milyar lira, faiz giderlerinin 646,1 milyar lira olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. 2023 yılında vergi gelirlerinin yaklaşık 4 trilyon 270,7 milyar lira, vergi dışı gelirlerin ise yaklaşık 659 milyar lira olacağını öngörüyoruz.
2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinde bütçe giderlerinin 11 trilyon 89 milyar lira, bütçe gelirlerinin ise 8 trilyon 437,1 milyar lira olacağı tahmin edilmektedir. Bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının ise yüzde 6,4 olarak gerçekleşeceği öngörülmektedir.
“2024 YILI BÜTÇEMİZDE AFET RİSKLERİNİN AZALTILMASI, DEPREMLERİN YOL AÇTIĞI HASARLARIN SÜRATLE GİDERİLMESİ VE DEPREM BÖLGESİNDE YAŞAYAN VATANDAŞLARIMIZIN İHTİYAÇLARI İÇİN 1 TRİLYON 28 MİLYAR LİRA KAYNAK AYIRIYORUZ”
Bildiğiniz üzere, 2023 yılı Şubat ayında meydana gelen Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinde hasar gören bölgelerin yeniden ihyası, imarı ve depremin etkilerinin süratle ortadan kaldırılması ile diğer ödenek ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla Temmuz ayında Meclisimizde bir ek bütçe teklifi kabul edildi. 2023 yılı içinde bütçeden 762 milyar lira tutarında deprem harcaması yapılacağını öngördük. 2024 yılı bütçemizde afet risklerinin azaltılması, depremlerin yol açtığı hasarların süratle giderilmesi ve deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızın ihtiyaçları için 1 trilyon 28 milyar lira kaynak ayırıyoruz. Bu tutarın GSYH’ya oranı yüzde 2,5 seviyesindedir. Devletimiz tüm yetkilileri ve kurumlarıyla, deprem bölgesindeki hayatın süratle normale dönmesi için çalışmalarına aralıksız bir şekilde devam etmektedir.
Bu çerçevede, bütçemizin tüm imkanlarını seferber ederek ortaya koyduğumuz deprem harcamaları hariç 2024 yılı bütçe ödeneklerinin ekonomik sınıflandırmaya göre dağılımını ise şu şekilde öngördük:
- Personel giderleri için toplam 2 trilyon 865,9 milyar lira,
- Mal ve hizmet alım giderleri 669,8 milyar lira,
- Cari transferler 4 trilyon 52,8 milyar lira,
- Sermaye giderleri 636,5 milyar lira,
- Sermaye transferleri 68,1 milyar lira,
- Borç verme giderleri 298,2 milyar lira,
- Yedek ödenekler 215,3 milyar lira,
- Faiz giderleri 1 trilyon 254 milyar liradır.
2024 yılında merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 2023 yılı gerçekleşme tahminlerine göre yüzde 71,1 artışla 8 trilyon 437,1 milyar liraya, vergi gelirlerinin ise yüzde 73,5 oranında artarak 7 trilyon 407,7 milyar liraya ulaşacağını tahmin ediyoruz.
Bütçe gelirlerinin alt kalemleri şöyledir:
- Gelir Vergisi 1 trilyon 188,9 milyar lira,
- Kurumlar Vergisi 1 trilyon 275,7 milyar lira,
- Katma Değer Vergisi 2 trilyon 497,7 milyar lira,
- Özel Tüketim Vergisi 1 trilyon 403,9 milyar lira,
- Diğer Vergi Gelirleri 1 trilyon 41,5 milyar lira,
- Vergi Dışı Gelirler 1 trilyon 29,4 milyar liradır.
Her yıl olduğu gibi, 2024 yılı bütçesini de toplumun tüm kesimlerini gözeten ve koruyan vatandaş odaklı bir yaklaşımla hazırladık.
“MİLLİ EĞİTİM BÜTÇESİNİ 2024 YILINDA 1 TRİLYON 90,2 MİLYAR LİRAYA YÜKSELTTİK”
2002 yılından beri eğitimi en öncelikli meselemiz olarak gördük ve 7,6 milyar lira olarak devraldığımız Milli Eğitim bütçesini 2024 yılında 1 trilyon 90,2 milyar liraya yükselttik.
Tüm çocuklarımızın kaliteli eğitime erişimini sağlamak amacıyla özellikle dezavantajlı bölgelerdeki okulların fiziki imkanlarının iyileştirilmesi, yeni derslik yapımları, eğitim yapılarının depreme karşı güçlendirilmesi, okulların bilişim altyapılarının iyileştirilmesi gibi faaliyetler başta olmak üzere Milli Eğitim Bakanlığının yatırım bütçesini de 2023 yılı ödeneğine (ek bütçe dahil) göre yüzde 117 artışla 46,1 milyar liradan 100,2 milyar liraya yükseltiyoruz.
Öğretmenlik Meslek Kanununu yürürlüğe koyduk; böylece, öğretmenlerin kariyer imkanlarını genişlettik. 2023 yılı Temmuz ayı itibarıyla bir öğretmenimizin maaşında uzman öğretmen olduğunda yaklaşık 2.900 lira, başöğretmen olduğunda ise yaklaşık 5.800 lira artış olmuştur. 2002 yılında toplam öğretmen sayımız 510.469 iken, 2023 yılı Eylül ayında toplam öğretmen sayımız 1.032.916’ya yükselmiştir. Uzman öğretmen sayımız 507.788, başöğretmen sayımız 63.728’dir.
Yükseköğretim alanında başta yükseköğretime erişim olmak üzere birçok alanda önemli ilerlemeler kaydettik. 2002 yılında ülkemizde 76 üniversite mevcut iken bu sayıyı 209’a yükselttik. Devlet üniversitesi sayısını da bu dönemde 53’ten 129’a çıkardık. Üniversite sayısının artırılmasıyla geçmişte en büyük sorunlardan biri olan yükseköğretime ulaşılabilirlik sorunu çözülmüş, yükseköğretimde fırsat eşitliği sağlanmıştır. 2023-2024 eğitim öğretim dönemi itibarıyla yükseköğretim görmekte olan öğrenci sayımız yaklaşık 8 milyona ulaşmıştır. Artan üniversite ve öğrenci sayısına paralel olarak üniversitelerimize ayırdığımız kaynağı da sürekli artırıyoruz. Ayrıca yükseköğrenim öğrencilerinin faydalandığı yurt yatak kapasitesi 2002 yılı sonunda 182.258 iken 2023 yılı Ekim ayında 953.692 sayısına ulaştırılmış, bu alanda yüzde 423’lük bir artış sağlanmıştır. İlaveten yatırım programında yer alan 81 adet yurt projesinin yapımına da devam edilmektedir. Yakın bir gelecekte 1 milyonu aşan bir kapasite oluşturulmasını bekliyoruz.
Yükseköğretim de dahil edildiğinde, eğitim bütçemizi 2024 yılında 1 trilyon 615,2 milyar liraya yükseltiyoruz. Böylece merkezi yönetim bütçesinden 2002’de yalnızca yüzde 9,4 seviyesinde pay alan eğitime 2024 yılında yüzde 14,6 oranı ile en büyük payı ayırıyoruz. Üniversitelerimizin Ar-Ge ve yenilik kapasitelerini güçlendirerek ülkemizin performansını yükseltmek üzere araştırma altyapısı yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor, Araştırma Üniversitelerini özel programlarla destekleyerek 20 devlet üniversitesine ilave bütçe tahsis ediyoruz.
“SAĞLIK ALANINA AYRILAN TOPLAM KAYNAK 1 TRİLYON 650,1 MİLYAR LİRAYA ULAŞMAKTADIR”
Eğitimle birlikte hükümetlerimiz döneminde en fazla önem verdiğimiz konuların başında sağlık gelmektedir. Vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanmalarını sağlamak amacıyla merkezi yönetim bütçesinden sağlık hizmetleri için 779,6 milyar lira kaynak ayırıyoruz.
Sağlık Bakanlığı ve yükseköğretim kurumları döner sermayeleri ile Sosyal Güvenlik Kurumundan yapılacak sağlık harcamaları da dikkate alındığında sağlık alanına ayrılan toplam kaynak 1 trilyon 650,1 milyar liraya ulaşmaktadır.
Sosyal devlet ilkesiyle ülkemizin sahip olduğu refahı toplumun tüm katmanlarına yaymaya kararlıyız. Dünyanın en iyi işleyen, en kuşatıcı sosyal destek sistemine sahip ülkelerinden biri olarak 2002 yılında 1,6 milyar lira olan sosyal yardım bütçesini, 2024 yılında 497 milyar liraya çıkarıyoruz. Bu tutar bütçemizin yüzde 4,5’ine denk gelmektedir. 2002 yılında yüzde 0,4 olan sosyal yardım ve desteklerin GSYH’ya oranını 2024 yılında yüzde 1,2’ye yükseltiyoruz.
“2024 YILINDA BÜTÇEMİZDEN TARIMA 384 MİLYAR LİRA KAYNAK AYIRDIK”
2024 yılında bütçemizden tarıma 384 milyar lira kaynak ayırdık. Bu kapsamda; tarımsal destek programları için 91,6 milyar lira, tarım sektörü yatırım ödenekleri için 100,6 milyar lira, tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT’lerin finansmanı ve ihracat destekleri için 191,8 milyar lira kaynak ayırıyoruz.
Tarım sektörüne yönelik yatırım ödeneklerini artırmaya devam ediyoruz. Tarımsal sulama yatırımı ödeneği 2021 yılında 9 milyar lira düzeyindeyken, 2022 yılında ek bütçe ile 20,4 milyar liraya, 2023 yılında 31,5 milyar liraya çıkardık. 2024 yılında da ek bütçe dahil ödeneğe göre yüzde 91,5 artışla 60,3 milyar liraya çıkarıyoruz.
Tarımsal üretimde verimliliğin artırılması açısından en önemli unsurlardan olan sulama altyapısının iyileştirilmesi ve sulanabilir alanların artırılmasına yönelik çalışmalar kapsamında 2024 yılında brüt 130 bin hektar alanı sulamaya açmayı, 41 bin hektar alanda ise mevcut sulama sistemlerini modernize etmeyi hedefliyoruz. Böylece, 2024 yılında 171 bin hektar alanda modern tekniklere göre sulama yapılması planlanmaktadır.
Sulama yatırımları ile eşgüdüm içinde yürütülen ve tarımsal altyapının iyileştirilmesi açısından önem verdiğimiz arazi toplulaştırmasına tahsis edilen ödenek tutarını 2021 yılında 825 milyon lira seviyesindeyken, 2023 yılında ek bütçe dahil yaklaşık 2,1 milyar liraya çıkardık. Arazi toplulaştırma çalışmalarına 2024 yılında 3,8 milyar lira ödenek tahsis edilecektir.
Toplulaştırılan toplam tarımsal alan 2002 yılında 560 bin hektar iken 2023 yılı sonu itibarıyla tescili yapılan toplulaştırma sahası 7,27 milyon hektara ulaşacaktır. Bu kapsamda 2024 yılında 600 bin hektar tarım arazisinin tescil işlemlerinin gerçekleştirilerek toplulaştırmalarını tamamlamayı ve 700 bin hektar alanda yeni toplulaştırma çalışması başlatmayı planlıyoruz.
Taşkın koruma yatırımlarına ayrıca önem vermeye devam ediyoruz. 2023 yılında ek bütçe ile 9,35 milyar lira olan taşkın koruma yatırımı ödeneğini 2024 yılında 2023 yılı ek bütçe dahil ödeneğe göre yüzde 145 artırarak 23,4 milyar liraya çıkaracağız. 2024 yılında 314 adet taşkın kontrol tesisi yapımını tamamlayarak ülke genelinde tamamlanan toplam taşkın kontrol tesisi sayısını 11.011’e yükseltmeyi hedefliyoruz.
İklim değişikliğinin ormanlar üzerindeki olumsuz etkilerinin ve sera gazı emisyonunun azaltılması, orman varlığının ve verimli orman alanlarının artırılması, orman yangınlarına daha hızlı ve etkin müdahalede bulunulmasına yönelik yatırımlara devam ediyoruz. Orman yangınları ile mücadelede kullanılmak üzere halihazırda envanterimizde 69 helikopter ile 22 yangın söndürme uçağı bulunmaktadır. Bu kapsamda yangına birinci derecede hassas bölgelerde ilk müdahale süresini ortalama 11 dakikaya indirdik ve bunu korumayı hedefliyoruz.
“GEÇMİŞTE YALNIZCA 248 MİLYON DOLAR OLAN SAVUNMA VE HAVACILIK İHRACATI, 2022 YILINDA 4,4 MİLYAR DOLARA ULAŞMIŞTIR. 2023 YIL SONU İTİBARİYLA 6 MİLYAR DOLARA ULAŞMASI BEKLENMEKTEDİR”
Savunma sanayii ekosistemimizin dışa bağımlılığını asgari seviyeye indiriyoruz. Savunma ve güvenlik birimleri için, Savunma Sanayii Destekleme Fonu için ayrılan kaynak da dahil edildiğinde 2024 yılında 1 trilyon 133,5 milyar lira ödenek öngörülmekte olup söz konusu tutar merkezi yönetim bütçe büyüklüğünün yüzde 10,2’sine karşılık gelmektedir. 2002 yılında yalnızca 62 savunma projesi yürütülürken proje sayımız 850’ye yükselmiştir. Savunma ve güvenliğe ayırdığımız kaynakların da katkısıyla savunma sanayi yerlilik oranı yüzde 80’e ulaşmıştır.
2022 yılı sonu itibarıyla, savunma firmalarımızın tüm savunma ve havacılık satışlarını içeren ve sektörün büyüklüğünü gösteren Toplam Savunma ve Havacılık Sektör Cirosu 12,2 milyar dolara ulaşmıştır.
Geçmişte yalnızca 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık ihracatı, 2022 yılında 4,4 milyar dolara ulaşmıştır. 2023 yılsonu itibarıyla 6 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. Türk savunma sanayinin son yıllarda göstermiş olduğu gelişim, birçok alanda firmalarımızın platform, sistem ve yeteneklerinin yurt dışı pazarlarda talep edilir hale gelmesini sağlamıştır. Bugün savunma sanayii ürünlerimizi ihraç ettiğimiz ülke sayısı 170’e, İHA ve SİHA’lar, kara araçları, deniz platformları başta olmak üzere ihraç edilen ürün çeşidi yaklaşık 230’a çıkmış ve Türk savunma sanayii ürünlerimiz küresel ligde ön planda yer almaya başlamıştır.
Hem yürütme, hem yasama olarak, daha planlı, daha programlı çalışmalar ortaya koymak, bunu yaparken üretken ve şeffaf olmakla mükellefiz. Yürütme tarafında, Cumhurbaşkanı Kabinesi olarak, seçim tarihinden bugüne kadar yoğun bir çalışma yürüttük. Milletimiz, 2023 seçimlerinde yüksek bir katılım ve demokratik bir olgunlukla iradesini sandıklara yansıtmış ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine yürüme yönünde kararlılığını ortaya koymuştur. Bizler de görevlerimizi en iyi şekilde yaparak, milletimize layık olmanın gayreti içindeyiz. Bütçe teklifimizi de, işte bu anlayışla oluşturduk ve meclisimizin takdirine sunuyoruz.
Ülkemizin ve milletimizin geleceğini ilgilendiren hususlarda siyaset kurumunun birlik ve beraberlik içinde hareket edebilmeyi başarması halinde, ortak hedeflerimize daha kolay ulaşabiliriz. Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerçekleştirdiğimiz bütçe görüşmeleri aynı zamanda ülkemize ilişkin hemen her alanda politikaların tartışıldığı geleceğe dönük önerilerin ortaya konduğu müzakere süreçleridir. Tarihi olarak parlamentoların varlık sebeplerinin başında gelmektedir. Bu bilinç içinde bütçe müzakere sürecimizin ülkemiz için verimli bir şekilde geçmesini temenni ediyorum. Gerek komisyonda gerek Genel Kurul’da dile getirilecek her görüş ve yapıcı eleştiri bizim için değerlidir, önemlidir ve ufuk açıcıdır.
Bütçe konusunda, ülkemizin ve milletimizin aydınlık yarınları için ifade edeceğiniz görüşleriniz için her bir milletvekilimize şimdiden teşekkür ediyorum. Türkiye Yüzyılında en yüksek insani gelişmişlik seviyesini yakalamış ve üst gelir grubunu hedefleyen bir ülke olarak milletimizin refahını artırmak üzere gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz.”